Son dönemlerde artan dolandırıcılık vakaları arasında, hacizli araçları yeniden dizayn ederek satışına onay vermeyen bir çete dikkat çekiyor. Hacizli araçlar, genellikle borçlarını ödemeyen kişilerin mülklerine konulan hukuki bir tedbirdir. Ancak bazı fırsatçılar, bu araçları alarak üzerlerinde estetik değişiklikler yapıyor ve ardından piyasada satarak yüksek kazançlar elde etmeye çalışıyor. Peki, bu dolandırıcılığın arkasındaki çetenin yöntemleri neler? İnceleyelim.
Hacizli araçların yeniden dizayn edilmesi süreci aslında oldukça basit görünüyor. Öncelikle, dolandırıcılar hacizli araçları piyasa fiyatının çok altında satın alıyor. Bu araçların, zaten hukuki bir problemi olduğu için, satılabilirliği düşüyor. Ancak bu fırsatı değerlendiren dolandırıcılar, araçların dış yüzeylerini değiştirerek, iç şasesinde de gerekli modifikasyonları yaparak aracın durumunu iyileştiriyorlar. Böylece kullanıcılar bu araçları “sıfır” gibi görüyor ve alıcılar için cazip hale geliyor. Bu süreçte araçların motor sistemleri, tavan kaplamaları, döşemeleri ve hatta dış renkleri bile değiştiriliyor.
Özellikle internet üzerinden satış kanalları, dolandırıcıların işini kolaylaştırıyor. Araç, daha önceki haciz kaydından arındırıldığını iddia eden sahte belgelerle ya da çeşitli manipülasyon teknikleriyle pazara sürülüyor. Bu durumda alıcı, aracın geçmişi hakkında bilgi sahibi olamıyor. Böylece dolandırıcılar, piyasada ciddi bir kazanç sağlıyor.
Hacizli araçların bu şekilde satılması yasaların açık bir ihlali olmasına rağmen, dolandırıcıların ne kadar cüretkar davrandığı gözler önüne seriliyor. Dolandırıcıların yakalanma ihtimali ise tüketici bilincinin artmasına ve alınabilecek önlemlere bağlı. Alıcılar, araç satın almadan önce mutlaka söz konusu aracın tüm belgelerini incelemeli ve gerekli kurumlarla iletişime geçmelidir. Yetkililer, bu tür dolandırıcılığın artış göstermesi üzerine halkı uyarmak ve bu tür durumlarla karşılaşılmaması adına önlem almak zorunda.
Özellikle otomobil alım-satımında dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında, araç geçmişi sorgulaması ve satış sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi geliyor. Alıcılar, satın almak istedikleri araçla ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü veya notere başvurarak, aracın üzerinde herhangi bir haciz kaydının olup olmadığını kontrol edebilirler. Bu tür önlemler, tüketicilerin mağduriyet yaşamasını önlemek adına kritik bir önem taşıyor.
Sonuç olarak, hacizli araçların yeniden dizayn edilerek satılmasına yönelik dolandırıcılık faaliyetleri, hem hukuksal açıdan hem de toplumsal güven açısından son derece tehlikeli bir durum oluşturuyor. Halka duyurulması gereken bu gerçek, dolandırıcılıklar karşısında alınacak önlemlerin önemini daha da artırıyor. Unutulmamalıdır ki, her fırsatın arkasında bir tuzak olabilir; bu nedenle araç alımında dikkatli olmak, her vatandaşın kendi menfaatini koruyabilmesi adına hayati bir önem taşıyor.